Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | uygun düşen | corresponding adj. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | çıkarlara uygun düşen | expedient adj. | ||
Orla figured out an expedient way to get the deal done. Orla anlaşmayı sağlamak için çıkarlarına uyan bir yol buldu. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Linguistics | ait olduğu kişinin doğasına veya mesleğine uygun düşen isim | aptronym n. | ||
Sport | ||||
Sport | tenis gibi porlarda sahanın uygun yerine düşen (servis veya atış) | good adj. |